Dünya üzerinde yaşanılan en eski şehirlerden biri olan Mtskheta, Dünyanın en iyi maden sularından birinin üretildiği Borjomi, Mağara şehri Vardzia ve bir zamanlar bize ait olan Akhaltsikhe şehirleri, Gürcistan seyahatimde başkent Tiflis ve Gori‘nin ardından gezdiğim diğer şehirlerdi. Bu yazımda bu üç şehirle ilgili bilgileri bulabilirsiniz.
Gürcistan’da yeme-içme, ulaşım, gezilecek yerler, vize gibi bilgiler için “Gürcistan Gezilecek Yerler” yazımı okuyabilirsiniz.
Akhaltsikhe (Ahıska)
Gürcistan’ın güneybatısında kalan Akhaltsikhe’nin 12. yüzyılda kurulduğu bilinmektedir. 1578 yılında yapılan Çıldır Meydan Savaşından sonra şehir Osmanlının eline geçmiş ve adı Ahıska olarak değiştirilmiş. 1828 yılındaki Osmanlı-Rus savaşından sonra da şehir Ruslara bırakılarak burada yaşayan müslüman ve ortodokslar şehirden Osmanlı topraklarına göç ettirilmişler. İstanbul’un Bomonti semtinde bulunan Gürcü Ortadoks Kilisesi bu dönemde kurulmuş. 2. Dünya savaşından sonra da şehirde yaşayan Müslümanların tamamı Türkiye’ye gönderilerek yerlerine Ermeniler yerleştirilmiş.
Rabati Castle
- Lumia 820
- ƒ/2.2
- 0.0mm
- ISO 100
- 1/0.001346
13. yüzyılda yapılan Rabati Kalesi, Akhaltsikhe’de gezilecek tek ve en önemli yer. Tarihi boyunca önemli bir merkez olan kalenin içerisinde cami, kilise ve sinagog bulunuyor.
- Sony Alpha DSLR-A390
- ƒ/10
- 18.0mm
- ISO 100
- 1/0.003125
7 hektarlık bir alanda kurulmuş kaleyi ilk olarak Jakhely prensi kullanmış, ardından Osmanlı ve Rusya tarafından kullanılmış.
- Sony Alpha DSLR-A390
- ƒ/10
- 18.0mm
- ISO 100
- 1/0.005
Kalenin içerisinde bulunan Ahmediye Camii ve arkasında bulunan medrese 250 yıl önce yapılmış. Altın kaplama kubbesi olan camii kalenin en dikkat çeken yapısı.
Rabati Kalesi büyük bir tadilatın ardından 2012 yılında tekrar açılmış. Ülkemiz ile Gürcistan arasında imzalanan “taşınmaz kültür varlıklarının onarım ve restorasyonu” dahilinde biz de maddi ve teknik destek sağlamışız. Ancak camiye neden minare yapılmadığını anlamadım doğrusu.
Hayatımda çok fazla kale gezip gördüm ve neredeyse hepsi sadece surlardan ibaretti. Fakat Rabati Kalesi neredeyse sıfırdan yapılmışçasına yepyeni ve tertemizdi. Hiçbir yerinde kırığı döküğü yoktu. Kalenin bu denli büyük bir tadilat geçirip yeniden yapılması tarihi özelliğinide alıp götürmüş bana sorarsanız. Bunun neden yapıldığını bilmiyorum ancak insan içerisini gezerken yinede şaşırıyor. Çünkü herşeyiyle eksiksiz bir kale geziyorsunuz. Yinede kendime “eski hali nasıldı acaba” diye sorup durmuştum.
Kalenin içerisinde aynı zamanda arkeoloji müzesi bulunuyor. Fotoğraf çekmek yasak olduğu için ne yazıkki çekemedim ancak çok beğendiğimi söylemeliyim. Mutlaka 2 saat müzeye ayrılmalı diye düşünüyorum.
Kaleye giriş fiyatı tam 5 Lari (6 TL), öğrenci 1.50 Lari (2 TL). Gori’den taksiyle 2 saat mesafede bulunuyor.
Vardzia Cave Monastery
- Lumia 820
- ƒ/2.2
- 0.0mm
- ISO 100
- 1/0.00079
Saat 14:15’te Rabati Kalesinden yola çıkarak 15:15’te buraya ulaştık. Vardiza Manastırı, Gürcistan Krallığı’na altın çağını yaşatan Kraliçeler Kraliçesi lakaplı Kraliçe Tamar (1160 – 1213) ve babası III. George döneminde 1156 – 1203 yılları arasında yapılmış.
- Sony Alpha DSLR-A390
- ƒ/8
- 28.0mm
- ISO 100
- 1/0.0025
Yapılış amacı Moğol ve Pers saldırılarına karşı halkı korumakmış. 120 metre yüksekliğinde bir vadide, 225 metre genişliğinde ve 40 metre yüksekliğinde yapılmış. Zamanla ise manastıra dönüştürülerek ülkenin önemli politik ve ekonomik merkezi olmuş.
- Sony Alpha DSLR-A390
- ƒ/8
- 18.0mm
- ISO 100
- 1/0.33333333333333
Kraliçe Tamar çocukken mağarada uzunca bir süre kaybolmuş. Sonrasında amcası ise onu bulmuş ve “neredesin” diye sormuş. Tamar da “ak var dzia (buradayım)” diye cevap vermiş. Mağaranın adının bu sözden geldiği tahmin edilmektedir. Tamar, ülkenin başına geçtikten sonra Gürcistan’ı tarihinin en geniş sınırlarına ulaştırmış (Azerbaycan’dan Erzurum’a kadar) ve çıktığı İran seferi sırasında ölmüş.
- Sony Alpha DSLR-A390
- ƒ/8
- 18.0mm
- ISO 100
- 1/0.1
Yapıldığı dönemde 6000 odası bulunan mağaranın en yoğun zamanında 50.000 kişi yaşamış. İçerisinde kilise, kütüphane, yemekhane, toplantı salonu ve şarap üretim yeri bulunuyormuş. 13. yüzyılda da çan kulesi eklenmiş. 16. yüzyılda ise Pers ve Osmanlı akıncıları tarafından saldırılar ve yağmalamaya maruz kalarak önemini yitirmiş. Geçirdiği depremler sonucunda da günümüze sadece 750 odası ulaşmış.
- Sony Alpha DSLR-A390
- ƒ/8
- 40.0mm
- ISO 100
- 1/0.003125
Vardzia Manastırı günümüzde Unesco Dünya Kültür Mirasları listesinde yer alıyor ve ziyaret ettiğim tarihte bazı bölümleri tadilattaydı. Ancak gördüğüm kadarıyla bu tadilat işlemi oldukça amatörce yapılıyor. Çünkü işçiler çalışırken yanlarından geçip gezmeye devam ediyorsunuz. Herhangi kapalı bir yeri bulunmuyor.
Vardzia Manastırına toplu taşıma yok diye duydum. Buraya gelmenin en kolay ve maliyetli yolu taksi, orta halli yolu tur ile gelmek, zor yoluysa otostopla gelmek (ve geri dönebilmek). Manastıra giriş fiyatı tam 2 Lari (2.50 TL), öğrenci 1 Lari (1.20 TL) şeklinde.
Borjomi
16:40’da Vardzia’dan yola çıkarak 18:00 civarında Gürcistan’ın maden suyuyla ünlü şehri Borjomi‘ye geldik.
- Lumia 820
- ƒ/2.2
- 0.0mm
- ISO 100
- 1/0.266
Borjomi’de Water Park ve National Park olarak gezilecek iki yer bulunuyor. Şehre akşam üzeri geldiğimiz için sadece Water Park’ta bulunan çeşmeden akan doğal maden suyunu yanımdaki pet şişeye doldurabildim. Maden suyu sıcak ve sanırım işlenmediği için oldukça tuzluydu. Doldurduğum pet şişe de seyahatimden 2 ay geçmesine rağmen hala evimde duruyor 🙂 Water Park aynı zamanda şehrin eğlence parkıymış ve içerisinde yüzme havuzu, tren, teleferik gibi pek çok şey bulunuyormuş. National Park ise yürüyüş ve kamp yeriymiş.
Borjomi markasıyla satılan maden suyu dünyanın en iyi maden suları arasındaymış ve 30 ülkeye ihraç ediliyormuş. Akşam olduğu için Borjomi’de fazla kalamadık ve yola çıkarak akşam 8’de Gori’ye geri döndük. Toplam 10 saat süren taksi turuna 120 Lari (140 TL) ödemiş oldum ve oldukça memnun kaldım.
Mtskheta
Mtskheta, Gürcistan’ın başkenti Tiflis’e 20 kilometre mesafede bulunuyor. Arkeolojik buluntularda Mtskheta’da yaşamın MÖ 1000 yılında başladığı belirlenmiş ve bu özelliğiyle dünyada yaşamın hala devam ettiği en eski şehirleri arasında yer alıyormuş. Ek bilgi olması açısından dünyanın en eski yerleşim yeri Eriha (MÖ 10.000), 2.si ise Şam’dır. Gaziantep 9, Plovdiv ise 6. sırada yer almaktadır. Tabi bu durum yeni buluntularla değişmekte ve her kaynakta farklılık göstermektedir.
Unesco Dünya Kültür Mirasları listesinde yer alan Mtskheta’da yaklaşık 20 bin kişi yaşamakta. Gürcistan’da Hristiyanlık bu şehirde doğduğu için buraya “kutsal şehir” deniliyormuş. Şimdi Mtskheta’da gezilecek yerlere bakalım:
Svetitskhoveli Cathedral
- Sony Alpha DSLR-A390
- ƒ/9
- 18.0mm
- ISO 100
- 1/0.076923076923077
Svetitskhoveli Katedrali ilk olarak 4. yüzyılda ahşaptan yapılmış. Zamanla genişletilmiş, restore edilmiş ancak maruz kaldığı Arap, Pers ve Timur saldırılarından sonra yaşadığı depremler sonucunda zamanla komple yıkılmış. 1010 – 1029 yılları arasında tekrar yapıldıktan sonra zamanla yeni bölümler eklenmiş ve genişletilmiş. 1787 yılında ise çevresi surlarla çevrilerek 8 gözetleme kulesi eklenmiş.
- Lumia 820
- ƒ/2.2
- 0.0mm
- ISO 100
- 1/0.133
Burası 2004 yılında Tiflis‘e yapılan Holy Trinity Cathedral’den önce Gürcistan’ın en büyük katedraliymiş. Aynı zamanda ülkenin tarihinde yaşamış önemli krallar ve asiller (Vakhtang, Erekle II, Giorgi XII vb.) bu katedralin altında gömülmüşler.
Samtavro Church
- Sony Alpha DSLR-A390
- ƒ/8
- 35.0mm
- ISO 100
- 1/0.025
Bu kilise de Svetitskhoveli Katedrali gibi ilk olarak 4. yüzyılda yapılmış ancak zamanla yıkıldığı için 11. yüzyılda tekrar yapılmış. Burada da Gürcistan tarihindeki önemli rahiplerin mezarları bulunuyormuş. Son olarak 1995 yılında öldükten sonra buraya gömülen Rahip Gabriel‘in 2014 Şubat ayında mezarı açılmış ve naaşı Tiflis’te bulunan Holy Trinity Kilisesi’ne taşınmış.
Jvari Monastery
- Sony Alpha DSLR-A390
- ƒ/9
- 55.0mm
- ISO 100
- 1/0.05
Jvari Manastırı ise yüksekçe bir tepeye 586 yılında (ahşaptan) yapılmış. İlk olarak kuzey bölümü yapıldığı için buraya Küçük Jvari denilmiş. 605 yılında ise diğer kısımlarıda tamamlanmış ve Büyük Jvari adını almış. Bizans mimarisiyle yapılan manastır yüzyıllar boyunca pek çok istila ve doğal afet geçirmiş. Geçtiğimiz 30 yılda ise rüzgar ve yağmurların etkisiyle erezyondan dolayı bir bölümü yıkılmış. 2006 yılında Dünya Kültür Mirasları Fonundan yardım alarak onarımı yapılmış.
Manastırın fotoğrafını bir yukarıda bahsettiğim Samtavro Kilisesinin yakınlarından çektim. Merkeze 10 kilometre mesafede olduğu ve taksi kullanmak istemediğim için ziyaret etmedim.
Mtskheta’yı da gezdikten sonra Tiflis’e geri döndüm. Merkezde birşeyler yedikten sonra saat akşam 19:30 dolaylarında şehir merkezinden havalimanına kadar yürüdüm (18 Kilometre). Çünkü uçağım sabah 5’teydi ve kalacak yerim yoktu. Erkenden gidip fazladan beklememek adına yürüdüm ve buna rağmen 5 saat daha bekledim.
Bu şehirleride gezdikten sonra 5 günlük Gürcistan seyahatim bitmiş oldu. Açıkçası aklımda Batum ve Kazbek Dağı kalmıştı. Umarım bir gün oraları da görürüm diyerek, gidecek olanlara şimdiden iyi yolculuklar diyeyim. Sonraki yazımda görüşmek üzere.
5 Yorum
Çok faydalı bir site teşekkürler.
Ahıskadaki kale içinde bulunan ahmediye camisinin kapısı açık mı
Cami ibadet için kullanılabiliyor mu
İbadete açık olduğunu sanmıyorum.
merhabalar ben 63 yaşında iki erkek delikanlı annesiyim.2017 .kasım ayında büyük oğlum ile birlikte Ahıskaya gelerek bir hafta tatil yapmak istiyorum..ne şekilde gelebiliriz paket turlar var mı..veya bir aile yanında konaklayarak şehri adım adım gezme imkanı olabilir mi lütfen detaylarla beni aydınlatır mısınız..şimdiden teşekkürler
Paket tur olduğunu zannetmiyorum. Taksi kiralayarak gezebilirsiniz benim gibi. Oldukça uygun fiyatlı zaten.