Bergama; İzmir’in kuzeyinde, merkeze 107 kilometre mesafede bulunan bir şehirdir. Resmi rakamlara göre şehrin nüfusu 100 bin olmasına rağmen bu sayının 60 bini merkezde, 40 bini ise köylerde yaşamaktadır. Bu orana göre Bergama, Türkiye’nin en büyük ilçelerinden birisidir. Bu yazımda Bergama, Bergama insanı ve Bergama’ya ait turizm istatistiklerini bulabilirsiniz.
Bergama’ya bağlı 114 köy ve 5 belde bulunmaktadır. Köylüler geçimlerini çoğunlukla başta seracılık olmak üzere tarım ile sağlarlar. Merkezde yaşayan insaların bir bölümü ise gelirlerini turizmden sağlamaktadırlar. Ancak son yıllarda (özellikle 2016 için) yaşanan turizm krizi tüm Türkiye dahil Bergama’yı da oldukça etkilemiş. Ayrıca krizin dışında tur rehberlerinin turistleri şehir merkezine serbest bırakmaması da eklenince, Bergama’da turizm canlılığını yitirmeye ve tamamen iç ekonomiye dayalı bir sisteme dönüşmeye başlamış. Edindiğim bilgilere göre İzmir kaymakamı sık sık Bergama’yı ziyaret ederek turizmi canlandıracağını söylemekteymiş ancak değişen bir şey olmadığını söylediler bana.
Turizme değinmişken oradan devam edeyim. Pek çoğunuzun bildiği gibi 1860’lardan sonra dönemin batılı arkeologları Bergama’yı keşfetmiş ve burada bulunan pek çok arkeolojik eser yurtdışına çıkarılmış. Eğer Bergama’nın antik güzellikleri cumhuriyet döneminde keşfedilseydi, bugün Bergama Türkiye’de İstanbul’dan sonra en çok turist çeken ikinci şehir olurdu. Pamukkale, Kapadokya ve Efes’i epey geride bırakabilirdi… Bu yüzden Bergama’lıları dünyanın en bahtsız insanları olarak görüyorum. Ne olabilecekken, ne olmuş…
UNESCO
Bergama, 2004 yılında uzun süren uğraşlar ve bekleyiş sonucunda UNESCO listesine Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı olarak girmiş. Bu süreçte özellikle şehir merkezinde bulunan evler birinci dereceden sit alanı ilan edilmiş ve çivi çakılması bile yasaklanmış. UNESCO’nun ardından orjinaline uygun olarak merkezde bulunan evlerin çoğu yavaş yavaş yapılan desteklerle restore edilmeye ve güçlendirilmeye başlanmış. Hali hazırda restorasyonu tamamlanan evleri ve katkı sağlayanları görmek mümkün.
Atatürk’ün Bergama’ya Gelişi (1934)
Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetimizin 10. yılında halka teşekkür etmek, sorunlarını dinlemek ve askerlerin durumunu yerinde görmek için Antalya’dan Çanakkale’ye kadar tüm Ege il ve ilçelerini kapsayan bir gezi düzenlemiş. Bu sırada Bergama’ya da uğramış ve arkasında pek çok duygulandıran hikayeler bırakmış. Örneğin Bergama Halkevi’ne doğru yürürken, kendisi için yere serilen halıların önünde durarak ilgiyle izledikten sonra “…bakınız efendiler. Yüce ulumsuzun sanatkar elleri bizlerin üstün becerisi ile zevkini bu şahesere ne maharetle işlemişler. Bu sanat eserimiz sokakta yerlere serilmek ve çiğnenmek yerine gururla saklanmalıdır” demiş. Ardından halıya basmadan kenarından geçerek halkevine girmiş. O halı bugün Ankara Etnografya müzesinde sergilenmektedir.
Uluslararası Bergama Kermesi
Bergama Kermesi, Atatürk’ün Bergama’ya geldikten sonra verdiği direktiflerle ilk kez 1937 yılında yapılmış olan yerel bir kermestir. Bu özelliğiyle Türkiye’nin ilk, dünyanın ise en eski ikinci yerel kermesi olma özelliğindedir. Her yıl Haziran ayında yapılarak bir hafta sürmektedir. Kermes boyunca çeşitli konserler, tiyatro ve dans gösterileri yapılır; aynı zamanda şehir bu süreçte pek çok yazar, şair ve akademisyeni ağırlar.
Bergama’nın Sorunları
Bergama’ya herhangi bir bağım olmamasına rağmen Türkiye’de oldukça sevdiğim bir şehirdir. Ancak hem bana göre, hem de yerel halkla konuştuğum kadarıyla şehirde yaşanan soruların bazıları şunlardır:
1- Trafik
Bergama’nın en büyük sorunlarından biri trafik olsa gerek. Zaten küçük olan şehir merkezinde peş peşe adeta tren gibi geçen araçlar nedeniyle iki adımlık mesafede karşıdan karşıya geçmek oldukça güç. Bence bu sorunu bugünlerden öngörüp çözüm bulunması gerek. Zira ileride şehrin en büyük sorunlarından birisi bu olacak gibi gözüküyor. Şehirde yaşayan halk belki alışkın olduğu için farkında olmayabilir ama bu gerçekten büyük bir sorun bana kalırsa.
2- Tarihi Binalar
- Sony Alpha DSLR-A390
- ƒ/10
- 18.0mm
- ISO 100
- 1/0.005
Bergama şehir merkezinde 18-19. yüzyıllardan kalma ve gerçekten dikkat çekici birkaç bina bulunuyor. Bunların bazıları restore ediliyor ki bu çok güzel birşey, bazıları ise resmi kurumlar tarafından kullanılıyor. Şehrin tam ortasında, diğer binalardan hemen ayrılan ve dikkat çeken bu binaların kesinlikle “halk için” kullanılması ve turizme kazandırılması gerekir. Şu halleriyle kimsenin faydasına olmadığını düşünüyorum. Yani polis merkezinin illa şehrin en eski binasında olmasına gerek yok. Zaten orada konuştuğum polis bile bulundukları binanın tarihini ve üzerinde yazan arapça yazının anlamını bilmiyordu. Gerisini siz hesap edin…
3- Şehir insanının Bergama ile ilgili bilgisi
Normalde dünyanın hangi şehrine giderseniz gidin yerli halk yaşadığı şehri ve tarihini pek bilmez. Ancak Bergama’da bu durum bir hayli fazla geldi bana. Özellikle gençlerin sürekli çıktıkları tümülüslerin aslında mezarlık olduğunu bilmemeleri biraz ilginç gelmişti bana.
4- Pazar Günleri…
- Sony Alpha DSLR-A390
- ƒ/10
- 18.0mm
- ISO 100
- 1/0.008
Bergama’da şaşırdığım diğer bir durum ise, Pazar günleri şehirde neredeyse açık dükkanın bulunmamasıydı. Neredeyse tüm esnaf Pazar günleri dükkanlarını açmıyormuş. Buna şehrin gözde restoranları da dahil…
5- Bakış Açısı
- Sony Alpha DSLR-A390
- ƒ/8
- 60.0mm
- ISO 100
- 1/0.0015625
Galenus, Bergamalı bir tıp doktoru olup, Bergama’nın tanıtımı için kullanılabilecek tarihteki en başarılı isimlerden birisidir. Belediyenin şehrin merkezine yaptırmış olduğu heykel ise gerçekten muazzam olmuş ancak arkasına asılan pankart, eminim ben dahil pek çok kişiden tepki toplamıştır. Bunu bilerek mi buraya astılar, yoksa gerçekten fotoğraf çeken kişilerin Galenus ve Antik kenti aynı anda çektiğini bilmeden mi astılar bilemiyorum ancak gerçekten çok kötü bir görüntü bana sorarsanız. Pankartın içeriğine lafım yok ancak daha geriye asılabilirdi.
Ayrıca yine öğrendiğim kadarıyla, 2005 yılında Bergama’da bulunan Kızıl Avlu’ya ayin yapmak için gelen Atina Başpiskoposu, ayin sırasında ıslıklanmış ve hemen yanında bulunan camiden sela verilerek ayin bastırılmaya çalışılmış. Sonucunda ise o tarihten bu yana ayin yapılmıyormuş. Şehrin tanıtımı ve buradan elde edilecek maddi/manevi kazanım yine Bergamalıların olacakken, gerçekten çok anlamsız bir eylem yapılmış. Ben de yapacak yorum bulamadım.
6- Sosyal Olanaklar
Şehri gezerken gençlerin çoğunun cafelerde okey/batak vs oynadığına şahit olmuştum. Bu da sanırım şehirde sosyal olanakların epey aşağıda olduğunun bir göstergesi.
Bergama ile ilgili anlatacaklarım bu kadar. Ancak her ne kadar eleştirirsem eleştireyim, Bergama benim Türkiye’de en sevdiğim şehirlerden birisi olmaya devam edecek…
Yorum Yaz